Hepimiz işini doğru yapan, özverili çalışan, başarı gösteren, işinin ehli, dürüst, fedakar, iş ahlakına sahip insanlarla çalışmaya dikkat ederiz.
Arayışımız da bu yönde olur. Hele birde kamu hizmeti yapıyorsak büyük vebal ve yük omuzlarımızda büyük bir sorumluluk olarak durur.
Hiç kimse çok iş yapıyor muş gibi gözüküp, sırf çene ile kendini pazarlayan ‘Ben çok biliyorum’ mantığını güden, yaptığı her hataya bir kılıf bulan kişilerle çalışmayı istemeyiz.
Ama ne yazık ki, hayat bu birçok yerde kendini bu tarz insanlar yer bulur. Faydadan çok zararı vardır.
Yaptığı işe dört elle sarılan, çalıştığı yerin menfaatlerini koruyan doğruyu-yanlışı net bir şekilde ayıran, fedakar çalışan insanları arar da bulamaz olduk.
Bedenen çalışmanın yanında zihnen çalışmada o kadar çok önem ki.
Her şey zihinde bitiyor. Zihin gereksiz düşünürse, bedene yansıması da farklı oluyor.
Zihin ‘salla’ der, beden ‘Oh ne rahat yan gel yata’ hazır olur.
Hele bir de ‘kibir’ aman aman her şeyi bitiren nokta.
Sarmışsa kibir, insanın ruhunu kemirir, bedenini kemirdiği gibi. Zehir gibi her tarafa bulaşır.
Nereden çıktı bu konu…
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, yoğun kar yağışında büyük fedakarlıklar göstererek halka hizmet için dört elle çalışan Samulaş personellerini, Genel Müdür Kadir Gürkan başkanlığındaki heyetle makamında kabul ediyor.
‘Hepsine teşekkür ediyor’. Edilmesi de gerekli, soğukta ellerinde kazma kürek buz kırıyorlar, kar atıyorlar, geceden sabaha, tramvay işlesin halk mağdur olmasın diye çalışıyorlar. Soğuktan elleri çatlamış, içleri titremiş, birçok bilinmeyen kahraman gibi.
Burada ki, konuşma dikkatimi çekti. Başkan Yılmaz, şöyle diyor, “Bir işin hayırlı olması için üzülmek gerekli. Bir iş yaparken kendinizi üzmüyorsanız, iş için kafanızı yormuyorsanız, inanın o işten hayır gelmez. Bir işe üzüldüğünüz zaman alternatifler arayarak çözüm üretme olasılığınız daha da artıyor. Yorulmadan, üzülmeden güzel bir iş ortaya çıkmıyor maalesef. Ruhunuzu ortaya koymanız gerekiyor”
EVET haklı…
Bir işi yaparken vicdanen rahatsız olmuyorsak, doğru-yanlış ayrımı yapmıyorsak, gereklerini yerine getirmiyorsak, yanlışı düzeltmiyorsak, kafa yormuyorsak, alternatifler üretmiyorsak o işten nasıl hayır gelsin.
Aslında bu işin altında farklı bir noktada var. ‘Otokontrol’ bu otokontrol en önemli nokta.
Direk merkeze bağlı.
Bir iş yaparken ‘Allah korkusu’ devreye girince, işin tüm sırrı çözülüyor.
Kimsenin görmesine, bilmesine de gerek kalmıyor.
‘Allah biliyor, görüyor’. ‘Bu korku, bu sevgi, bu inanç’ hayatın düzgün işlemişinin temel sırrını ortaya çıkarıyor.
İnsan mutlaka hata yapar. Hatasız bir yaşam, insan düşünülemez. Temel noktalardan biride ‘Art niyet’. Art niyet var mı ? Yok mu?
Art niyet varsa zaten her şeyi bitiriyor.
Bir konuşmadan ne kadar çok anlam ve mana çıktı. Başkan Yusuf Ziya Yılmaz, püf noktayı vermiş. Bir insan yaptığı iş için üzülmüyorsa, ruh ortaya konulmuyorsa, kafa yorulmuyorsa ne başarı gelir, nede fayda.
Hz. Mevlana’nın dediği gibi;
CAN KONAĞINI ARAMADAYSAN CANSIN
BİR LOKMA EKMEK ARIYORSAN EKMEKSİN
ŞU NÜKTEYİ BİLİYORSAN İŞİ BİLİYORSUN DEMEKTİR
NEYİ ARIYORSAN OSUN SEN...