Son günlerde Samsun’da bir çok konferans gerçekleştiriliyor.
Bir tanesi de yeni yapıldı. Konusu da “Anayasa Değişikliği ve Türkiye'de neler oluyor?''.
Konuşmacı ise yakışıklı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu.
Gelmiş, konuşmuş, söylenmiş, dinlenmiş, aslan kesilmiş konferansını tamamlayıp gitmiş, söyledikleri kalmış.
Demokrasi ülkemizde hakim, herkes özgür görüşünü açıklar, sorun var mı ? YOK
Yazmasam olmaz, söylemesem hiç olmaz. Açıklamalarını okudum ‘Habi be’ dedim başka şeylerde.
O çok biliyor, bu ülkeyi yönetenler aydınları bilmiyor! Halk hele hiç bilmiyor.
Ülkeyi o düşünüyor, biz düşünmüyoruz!
Ne demiş efendim; Vatandaşın konuşmasına hemen bakalım, sizde engin bilgilerden yararlanın.
‘Anayasa değişikliği içerisinde Türkiye'yi felakete sürükleyecek maddeler varmış’
‘Bu anayasa değişikliği teklifi, bölücü hain terör örgütünü tüm dünyada 'Özgürlükçü bir örgüt' olarak kabul ettirmeye ve tanıtmaya yönelikmiş’
‘Türkiye'nin bölünmesi’ ifadesini kullanıyor ben anmak bile istemiyorum.
Yeni Anayasayla ülkenin bölünmesi, parçalanması olacakmış, diktatörlük gelecekmiş?
‘Türkiye'yi yüreğin de kaygı duyarak uyarıyor muş’
Samsun’dan uyarıyor. 19 Mayıs şehrinden.
YOK YOK, birileri çıktı, Türkiye’yi bölmeye karar verdi. Sanki bölünce kendileri bu ülkede yaşamayacak.
Çocukları Türkiye’de olmayacak, okumayacak, büyümeyecek.
Burada yuva kurmayacaklar, meslek sahibi olmayacaklar, geçimlerini sağlamayacaklar.
Durdular durdular ‘Biz ülkemizde mutluyuz, Türkiye gelişiyor, güçleniyor bunu bozalım’ dediler.
Bir Anayasa Paketi hazırladılar.
Geçmişte bu ülkeyi en büyük zararı kim verdi ? Anayasayı nasıl değiştirdiler, unutuldu mu ?
HADİ BAKALIM TARİHİMİZDE YAŞANANLARA
Kurucu Anayasa’yı dahil etmiyoruz.
1921 Anayasası, 1924’de değişti.
27 Mayıs 1960 tarihinde, Milli Birlik Komitesi adında bir grup subay yönetime el koydu. Hop Anayasamız gitti. Sizlere ömür.
Darbeci zihniyet başladı. 1961 Anayasasına ‘Hoş geldin’ dedik.
12 Eylül 1980’de ordu yönetime el koydu. Bak bak ikinci darbe geldi.
1982 yılında Yeni Anayasa, bir daha darbeci zihniyetle yürürlüğe girdi.
Hemen muhtıraları unutmadan sıralayalım. Onlarda çok önemli. 12 Mart 1971, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 sivil iradeye korku ve tehdit.
1971 ve 1997 yılları arasında ise hükümetler kaç defa istifaya zorlandı.
Ya darbe girişimleri ve ayaklanmalar….
22 Şubat 1962, 20 Mayıs 1963, 20 Mayıs 1969, 9 Mart 1971 ve büyük hainlik günü 15 Temmuz 2016.
Şimdi aslan kesilenler diyor ki, diktatörlük, ülke parçalanacak, iç savaşa sürüklenecek, terör hortlayacak, ekonomi çökecek, kuvvetler ayrılığı bitecek.
Ülkeyi bu zamana kadar kaosa kim sürükledi? Parçalanması, iç savaşların çıkması için kim uğraştı?
Ekonomiyi kim çökertti? Ayrımcılıkları, tüm hak ihlallerini kim yaptı?
Demokrasiyi, hukuku, insan haklarını kim çiğnedi?
Vesayet sistemlerinin bitmemesini kim istemiyor?
Korkmayın….
Bu kadar badireler atlatan, hainliklerin en büyüyle karşılaşan bu ülkeyi yıkamadılar.
Şimdi mi yıkılacak, parçalanacak ?
Halkın oyuna sunulacak Cumhurbaşkanlığı Sistemini getiren Yeni Anayasa değişikliği mi zararlı? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar yaşananlar, yapılan hainlikler mi ?
15 Temmuz hain darbe girişimi hemen unutuldu mu ? Biz unutmadık.
Halkın üzerine bomba yağdı, tankla üzerinden geçildi, ateş açıldı, onlarca şehit ve gazi verildi.
Cumhurbaşkanı öldürülmek istendi.
Yıkılmadık, bakın hala ayaktayız.
Türkiye’nin artık sistem değişikliğine net bir şekilde ihtiyacı var. Zihniyet değişikliğine olduğu gibi.
Birileri konuşmuş, ‘EVET’ ‘Sadece konuşuyor’.