Yüreğimizi yakan Mardin’in Derik Kaymakamı şehit Muhammet Fatih Safitürk. Bir yiğit daha toprağa verildi.
Evladı sesleniyor 'Babamı göremiyorum anne' Oğlum... baban şehit, melekler onu cennete götürüyor. Vatan için hizmet ederken, görevinin başında hainlerin koyduğu bomba patladı, baban 'bak, bak' tabutun içinde. Şuan cennete gidiyor, ebediyen orada kalacak, canı da hiç yanmadı, bizim yandı bak, herkes ağlıyor, biz ağlıyoruz. O Al Bayrağa sarılı, cennetin kapıları sonuna kadar onun için açıldı"...
Daha 3 yaşında bir Kahramanın oğlu Asım Eren, babasının cenazesinde eline verilen oyuncağıyla oynuyor, oynuyor ama 'babasını soruyor'. Babasının yokluğunu özlemini çok iyi anlar da... Neden ? Buna cevap bulamaz ki veya kim cevap verebilir...
Bir baba, gözünden sakındığı evladından çok sevdiği eşinden, ailesinden hain bir terörist gurubunun tuzağı ile aramızdan gitti.
Yürek yakan bir gün, gözler doluyor ağlamamak mümkün mü? O yavrunun başını okşayacak, bağrına basacak bir babası yok artık. Baba 'düştüm tut beni' dediği zaman yanına gelemeyecek, baban nere dedikleri zaman 'Benim babam şehitlikte', hep içinde bir babanın yokluğunu yaşacak. Ama her zaman gururlu, onurlu olacak.. Çünkü babası bir şehit...
"Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber. Sana aguşunu açmış duruyor peygamber" sözlerini büyüdüğü zaman çok iyi anlayacak. Başkaları anlamasa da...
ŞEHİDİN EŞİ kocasının arkasından sesleniyor "Bir kaymakam şehit olacak da senden başkasına yakışmazdı. Harikasın aşkım, çok güzelsin aşkım"....
ŞEHİDİN BABASI maneviyatı tam, oğlunun cenaze namazını güçlükle kıldırıyor, Cumhurbaşkanı, Bakanlar herkes orada. Hele o konuşması, gurur duymakla, yürekleri yakması hepsi bir arada.
Sözlere bakar mısınız, "Benim can parem hiç haberi yokken görevi başında şehit oldu. Bayrağı, bayrak yapan üstündeki kandır. Vatan, uğurunda ölen varsa vatandır. Bu vatanın ekmeğini yiyen, bu milletin vergisiyle ta meclislere kadar gelen elektrik, su parası ödemeyen, askerlik yapmayan, bu millete hıyanet eden, evlatlarımızı şehit edenleri, yüce Rabbül Alemden hunharca yavrumu şehit edenleri Allah'a havale ediyorum" diyor.
Baba, "Bizi yoktan var eden, gök kubbesini direksiz tutturan yüce rabbimiz buyuruyor ki 'Mutlaka siz benim için yaratıldınız ama bana döneceksiniz'. Bu dünyaya gönderildik, sonunda ona gideceğiz. Onun için acılarımızı paylaşırken bu ayeti kerimeyi unutmuyoruz" diyerek oğlunu uğurluyor. Bu düşünceye sahip anne baba, evlat olduğu sürece bu ülke ebediyen yaşar. Hainlere ve kılkuyruklara rağmen...
Bir günde yaşananlar böyle. Tam bir şeref, onur, gurur abidesi bir aile ve kaymakam. Herkes saygıyla bahsediyor. Ailenin bu sözlerini anlamayanlarda olacak elbet, anlayanlar yeter..
Gelelim büyük ihmalin perde arkasına. Hain saldırıyla ilgili kaymakam 3 günlüğüne Ankara'ya toplantıya gidiyor, göreve başladığı ilk gün bomba patlıyor.
İncelemede makam odasına tuzaklanan bombanın uzaktan kumandayla yine kaymakamlık binasının içinden infilak ettirildiği belirleniyor. Oldu mu şimdi ? Teröristlerin hedefinde olan bir yönetici, kritik bir bölge. Buna rağmen şerefsizin biri geliyor, kaymakamımızın odasına giriyor, bombayı bırakıyor, gelmesini bekliyor, bina içerisinden patlatıyor. Olmadı hem de hiç olmadı...Hain mi arıyoruz, 26 kişi gözaltına alınmış...
Kaymakamımızı Rahmetle anıyoruz.. Mekanı cennet olsun Allah ailesine sabırlar versin... Acıları acımız oldu. Bu ihmali de hiç unutmamak, hesabını da sormak gerekli...